Scrambler Ducati
- Ayrıntılar
- Boğaç Güzey tarafından yazıldı.
- Kategori: İnceleme
- 16 Mart 2015 tarihinde yayınlandı.
Gribal kırgınlığı üstümden atar atmaz iki tekerimle özlem gidermek için çıkıp biraz sürmek istedim. Çocuk bir süre yattığından bir servise uğrayayım dedim önce; böylelikle soluğu Korlas'ın yeni Triumph ve Ducati mağazasında aldım. Serviste benimkiyle ilgilenirlerken taze Scrambler'ları kurcalamaya başladım. Mesafe olarak uzaklardan, ama gönlen çok yakın bir abim için de araştıracaktım zaten. Scrambler'ın etrafında dolandığımı gören ilgili, dilerseniz demo motorumuz var deyince nasıl gülümsediysem artık, koşup anahtarları getirdi.
Sürmeden önce etrafında bir iki tur daha atıp, sağını solunu kurcalamaya başladım. Yakışıklı görünüyor. Zamansız bir tasarımı var, eski Scrambler'lara çok benziyor, bir yandan da farklı. ince su damlası formunda deposunun yanlarında değiştirilebilir kapaklar nedense ilk dikkatimi çeken oluyor. Farını kurcalarken buluyorum sonra kendimi, hem eski motosikletleri andırıyor, hem de LED gündüz aydınlatmasıyla günümüze dair; kıskanıyorum biraz. Ön janta ve öndeki tek fren diskine bakıyorum, üzerinde monoblok Brembo kaliper, dört piston sanıyorum. Disk tek tarafta, gözüme de ufak geliyor. Yanılıyorum disk 330mm, jant büyükmüş 18", üzerindeki Pirelli MT60 RS'ler hem agresif duruyorlar, hem de güven veriyorlar; Pirelli bu lastikleri bu motosiklet için geliştirmiş. Ön amortisörleri inceliyorum, Kayaba ters teleskobik, ayarsız ve nispeten uzun 150mm'lik kolları var. Narin yapım (!) yüzünden ayarsız olmalarına nem kapıyorum. Genişçe ve yüksek bir gidonu var, asimetrik konumlandırılmış şık bir göstergesi var, kontak göstergenin solunda önde. Gördüklerim yüzümü gülümsetiyor, devam ediyorum. Alçak yumuşak bir selesi var (790mm), öğrendiğime göre 770mm'lik daha alçak bir sele opsiyonu varmış; dizlerim sıkışır mı acaba diye içimden geçiriyorum. İkiye bir gelen egzos borularının ucunda tek tarafta orta büyüklükte tek bir susturucu var. Aslında 800cc olduğunu düşününce ufak bile denebilir. Dişli arka fren pedalı dikkatimi çekiyor, ayağa kalkılır mı bunun üstünde diye düşünüyorum. Selenin artçı bölümünün altında gizlenmiş tutamaklar ve diğer taraftaki USB girişi hoşuma giden detaylar. Arka jant 17", üzerinde 180/55 RS'ler var, vahşi duruyor. Selenin bitişi, arka çamurluk ve araya yerleşmiş LED arka stop gerçekten çok şık. Kuvvetli arka maşası tek taraftan ön yükleme ayarlı yine Kayaba amortisöre bağlı. Arka lastiği durdurmak için 245mm yüzer fren diski seçilmiş. ABS standart. Daha fazla dayanamayıp üstüne atlıyorum.
Gözüm ilk önce son zamanlarda gördüğüm en güzel benzin deposu kapağına takılıyor. Ellerim elciklerde, kafamda kask eğilip üstünde ne yazdığını okumaya çalışıyorum: "Born Free - 1962". Güzel dokunuş gerçekten. Kontağı açınca gözüm o şık kadranda. Derli toplu, basit ve dijital. Sol kütükten bilgi ekranları arası geçiş yapılabiliyor. Sürat rahat okunur puntoda rakkamla, devir ise alt bölümde sağdan sola yarım çember şeklinde tırnaklarla ifade edilmiş. Garipsiyorum herhalde soldan sağa doğru akan devir saatlerine alışık olduğum için; devir saatini giderken okumak pek kolay değil. Not kıracak yer buldum. :P
Hava da bana kıyak yapıp güzelce güneşleniyor. Giyinip marşına basıyorum. Ses biraz az geliyor, kulağımda ses kesiciler, kafamda da sessiz bir kask var, ama hatırladığım 796'dan daha az ses geliyor. Hoş direk M796 motoru değil bu, Scrambler için revize edildi. Bu haliyle 75BG, 68nm tork üretiyor ve anlaşılan biraz daha sessiz. Gazını kurcalıyorum, dozajlaması çok rahat geldi, daha az kıpraşıyor sanki alt devirlerde; sürünce daha iyi anlarım gerçi, ama revizyon belli ki buralara gelmiş.
Önce çocuğu caddeye götürüyorum, sıkışık trafiğe, yoğun kaldırımlara. Gazı dozajlamak gerçekten harika. Oturuş pozisyonu çok rahat, herşeye hakimim. Aynalar geniş, ama iyi ayarlamamışım çıkmadan, biraz aşağıyı gösteriyorlar; giderken elimle de düzeltemedim. Aynayla uğraşırken daldığım çukurlardan, logar kapaklarından yumuşakça geçtik. Sispansiyon biraz yumuşak tarafta, ama bu şehire çok uygun.
Yaramazlık yapmak istediğimde motorun o ilk çıldırmasını da aldıklarını fark ediyorum, daha ağırbaşlı, ama istikrarlı bir şekilde geliyor güç. Devir saatini okumakta güçlük çekiyorum, ama sanıyorum 6.000dd civarı yaramazlık için uygun. Yumuşak tarafta olan amortisörlerde rahatsız değilim, yolu oldukça iyi okuyorlar.
Beni en etkileyen yanı süper stabil ve öngörülebilir sürüş dinamiği oldu. Çok kararlı ve net bir motosiklet olmuş. Şase, amortisörler, lastikler ve bilemediğim büyülü şeyler bir araya gelmiş Scrambler'da. Zaten hafif bir motosiklet (186kg ıslak), ağırlık merkezi de aşağılarda, o geniş gidonla oyuncak gibi. Bana sorsanız bisikletten daha kıvrak derim. Dar, geniş, yokuş yukarı, aşağı her virajda kahkahalar içindeyim. Çocuk rodajda, elime hakim olmakta zorlanıyorum. Sonunda tozlu açık bir virajda arkası hareketliğindeki sürati buraya yazamayacağım. Cadde trafiğine vardığımda tüm sıkışıklığa rağmen ahal keyifli bir gülümseme var suratımda. O kadar eğlendim ki, kolay kolay kimse sıkamaz canımı. Kuvvetli ön frende biraz çabuk devreye giren ABS bile. Hoş taze lastikleri de buna etmen olabilir.
Caddenin kalabalık bir noktasında kaldırıma park edip, biraz uzaklaşıp izlemeye başladım tepkileri. Yediden yetmişe neredeyse herkes bir bakış atıyor Scrambler'a; bazısı daha detaylı inceliyor. Demiştim çocuk yakışıklı diye. :) Tamamen soğumasına izin vermeden tekrar binip, trafikte dur kalklara, filitremelere başlıyorum; oyuncak gibi. Gazı harika, debriyajı tam bana göre ayarlı değil, biraz yukarıda, ama alıştım. Hava güneşli ve ılıkça, üzerimde Goretex kıyafetler var, havalandırmaları açıyorum. Çocuk biraz sıcak, yazın göbeğinde, güneş tepenizdeyken sizi biraz fazla ısıtabilir sıkça dur kalk yaparsanız. Hava soğutmalı motorların dikeni bu, bence seve seve katlanırsınız.
Sürmeden evvel başkaları için inceleme amacındayken döneş yolunda kendime hangi modelini alsam acaba diye düşünürken buldum kendimi. Varmama az bir mesafe kalmışken tırnaklı arka fren pedalı aklıma geldi. Ataşehir civarında bulabildiğim en araziye benzer parke yola daldım motorun üzerinde ayağa kalkmış bir şekilde. Boyuma ve kiloma rağmen rahat bir pozisyonda buldum kendimi; ağırlığımı rahat bir şekilde hem öne, hem de arkaya aktarabildim. Belki bolca ayağa kalkacak biri daha kalın ve dişli pegler tercih edebilir. Deneme şansım olmadı, ama Scrambler patika ve hafif arazi şartlarında da keyifli sürüşler yaşatabilecek beceride gibi geldi bana. Bunun Termignoni'li bir versiyonu vardı, kaçaydı yahu o? Tel jantlısı da yakşıklı, online yapılandırıcı var mıydı sitelerinde? Off geldik mi ya; ne çabuk. :(
Sanıyorum Nisan başı GiS Park'ta Scrambler lansmanı olacak Korlas'ın, bence kaçırmayın. Bu yakışıklı daha çok konuşulacak sanıyorum. :)
- Ayrıntılar
- Son Güncelleme: 12 Mayıs 2020