Bugün bir CBR bakmaya Mototal'a gittiğimde karşılaştım VFR 800 X Crossrunner ile. Nedir bu falan derken Cem sağolsun kanıma girdi, hiç aklımda yokken üstünde buldum kendimi. Git gez Abi dedi, yarım saat bir saat takıl. Beleş motor, hava da güzel, tamam dedim, aldım test motorunu.

Honda VFR 800X Crossrunner

Kızıltoprak Mototal'den direk köprü yoluna çıktım. Oturuşum rahat, hatta yanlış oturmak beceri ister bu motorda. Kumandalar elimin altında. Hadi ısınsın şu lastiklerde bir bakalım şuna diyorum. Şu ana kadar hadi gidelim diyor VFR, sür beni.

Lastikler ısınmış olmalılar. Arka fren kombine çalışıyor otobanda rahatsız hissetmedim, trafikte bir daha bakarım diye not düşüyorum. Aynalar titreşmiyor, ama bir türlü istediğim gibi ayarlayamadım. Bu konuda zaten beceriksizimdir, not kırmıyorum yani. :P Gösterge panelini pek sevmedim. Scooter gibi, devir saatini takip etmek zor, hele bir de titreşiyorsa. İlk notumu kırdım burada. Motorun genelinde öyle rahatsız edici bir titreşim yok, gösterge paneli sanki yola bağlı, titreşip duruyor. Test motoru olduğundandır belki diyorum, millet kurcalamıştır, bozmuştur.

 

Birinci köprü yolundan E5'e bağlanan virajdayım şimdi, çıkışı da gördüm, sol tarafta temiz, aç oğlum gazı, motor zaten kıvranıyor altında. Hoppaaa! Kıçım oynadı. Sakin diyorum kendime, daha ısınmadı herhalde lastikler. E5'teyim artık sıradan bir trafik var, aralar boşluklu. Azmadan hızlanıyorum, çok etkilenmedim hızlanmasından. Eski VFR'den (Interceptor) yavaş bu yahu. Daha kuvvetli demişlerdi. Acaba torku mu kast ettiler? Düşüyorum 60'a son vitesteyim, açıyorum gazı. Lak lak lak! Ee gitmiyoruz bir yere? Yahu V makineler daha torklu değiller miydi? Benim GSR yapmıyor böyle, tamam ışınlanmıyor da, lagaluga edip olduğu yerde de saymıyor.

Vites ufaltıp bu sefer düzgün açıyorum gazı. Hoppaa! Ee gidiyor işte! Hiç te fena değil! Frroouuppp! Aha vtec açtı; güzelmiş be sesi. Hop oğlum yavaşla; saplanacaksın şimdi bir yere! Oha fren ne güzel?! Hızlanıp, hızlanıp anlamsız frenler yapıyorum. Fren hissi süper, ABS öyle gereksiz yere şıp diye girmiyor devreye ve daha da güzeli ön fren kombine değil, bildiğin fren. Ön takım kararlı, sağa sola kıpraşmıyor frenlerken. İlk ısırışı gayet kuvvetli, dozajlaması basit. Frenler olmuş, güven hissi verdiler, hadi şu akselerasyona bir daha bakalım. İleride bir düzlük, ikinci viteste hafiften başını kaldırır gibi oluyor. Vtec açık, ses harika, sürücü olarak tatminler içindeyim. Son sürat şahane değil, ama zaten bu motorda öyle bir motor değil. Devirli kullanınca hızlı hissettiriyor, ama açıkçası GSR'den yavaş km saatine bakınca. Bakmasam uçuyor derim. Ön camı yeterli, rüzgardan rahatsızlık duymadım, ama bana bu konuda itibar etmeyin, sonuçta çıplak motor sürücüsüyüm. Gazı yine açıyorum, ses harika, e gidişi de öyle; güzelmiş, olmuş. :)

Sahile inen yola döndüm az evvel. Biliyorum asfalt güzel. Tatlı bir iki de viraj var. Hadi vtec dinleyelim biraz. Bu arada belirtmem lazım, eskisi gibi değil geçişler. Öyle virajın içindeyken vtec devirlerine girince şaşırmıyor motor, yumuşak bir geçiş var, ses olarak doyurucu, ama tehlike arz eden bir sıçrayış şeklinde değil. Bu sefer becermişler, gerçi hala motorsiklette gereksiz bir teknoloji olduğunu düşünüyorum, ama zevkli olmuş işte. Sürerken başka bir amaç koymuşlar sürücüye: Vtec devrine ulaş!

İlk virajdan çıkarken arka taraf yine hareketli, ısınmamış olmasına imkan yok artık lastiklerin. Aman be Honda yine dandirik lastikler koymuşsun, illa bozacaksın birşeyleri... Frenaj hala süper, ön taraf çok kararlı. Çıkışa bak, açıldığını gör ve yatır, sanki tren rayında gibi, bir de şu arka lastikler tutunsa. Belki de ben fazla açıyorum şu vtec yüzünden. Ama herkes açmak isteyecek, motor kışkırtıyor, döndür beni diyor. Kayıyorum hafiften, ama nerdeyse kahkaha atacağım, bildiğiniz eğleniyorum. Olmuş bu; olmuş. :)

Hadi biraz da trafik diyerek Bağdat Caddesine çıkıyorum. Yapış yapış trafik. Rahat rahat kıvrılıyoruz, sanki tüy siklet, unutturuyor 240kg ağırlığını. Vıııınnnn! O da ne? Aman eski VFR fanları! Değiştirmemişler mi? Sıcak basıyor bacaklarımı, yahu topuklarım da ateş içinde, ne oluyor? Sağ topuğum, yanıyor yahu! Yanlış bir yere mi basıyorum? Yoo pegde işte, ayasının üstünde? Çekiyorum kenara. Egzoz! Sağ tarafta tek susturucu, sağ ayağın hemen altında dirsek, güya bir koruyucu parlak metal bir panel var. İyice inceliyorum, arada sanki koruyucu bir katman sıkıştıracak yer var gibi, kromaj koruyucu ile egzoz susturucusu arasında. Oraya muflon falan döşesek olur mu? Belki daha ısı yalıtkan bir ek ürün çıkar. Canım sıkılıyor biraz.

Trafik rahatlıyor Çiftehavuzlar'dan sonra. Tatlı tatlı ilerliyorum. İkinci ve üçüncü vitesleri gerçekten keyifli. Kombine çalışan arka fren beni trafikte de rahatsız etmiyor çok. Tamam ön maşa biraz kapanıyor, ama tam bir yığılma da olmuyor. Frenler de güven verince daha ne isterim diyor insan kendine bir motordan. Park edip inerken şöyle bir daha gözden geçiriveriyorum daha iyi olabilecek şeyleri:

Debriyaj kolu sert, hidrolik ama yine de sert.
Egzoz koruması işe yaramıyor, şehir içinde illaki bir çözüm lazım
Ahh o fan motorları
Titreşen gösterge paneli, tempolu sürüşte bakılamaz konumdaki devir saati.
Ön amortisörde sıkıştırma ayarı yok, görünüşe göre hiç ayar yok, belki de o plastik gidon kaplamalarının altında vardır, bir araştırmak lazım.
Lastikler, sahi neymiş şunlar diye bakıyorum. Pirelli Scorpion Trail. Eee Enduro asfalt lastiği bu, düşmediğime şükür. Ben PR3 veya M5 tarzı bir lastik takardım, ama belki de Honda millet biraz toza, toprağa girsin istemiş; ben istemem asfalt dururken.

Bunlara rağmen az kalsın oracıkta alıyordum. Almadım, çünkü daha çantaları, aparatları, koruma takozları falan gelmemiş. Orta sehpa aksesuar. Egzoz için bir çözüm yok. Sadece Japonya'da üretildiği için tek marka/model lastik ile geliyor ve okuduğunuz üzere bu gönül o lastikleri pek sevmedi. E birde fiyatı, özellikle aksesuarlar eklenince. :(

Bana bu zevki yaşatan Mototal'e ve sevgili Cem'e tekrar teşekkür ederim. Çok eğlenceli bir sürüştü ve VFR gerçekten aklımı çelmeye çok yakındı. Yanlış anlaşılmasın bence ilginç ve zevkli bir motor olmuş. İlk kasasıdır bir iki ufak derdi var, ama keyifli, sürücüsünü hem koruyan hem de eğlendiren bir tarzı var, ama sanırım ben GSR'eme GSXR maşaları ve kaliperleri takarak daha mutlu bir sürücü olacağım.