Schuberth S1, S1 Pro'dan sonra, bugün hakkında birçok olumlu yorum okuduğum yeni bir kapalı kaska geçtim: Shoei XR-1100 Enigma TC-4. Shoei'nin sportif gezi sınıfı kaskı, bilindik XR-1000'in halefinin yeni dekallilerinden.


Resim

Seçimim yine kolay olmadı. Sanıyorum, gerçi araya bir başka test daha girdi, toplamda bir dört saatimi aldı nihai kararımı vermek. İlk yarım saatin sonunda tahmin edeceğiniz üzere S1 Pro ile bunun arasında kaldım.

 

Arada baktığım ve çabuk elediğim diğer marka/modeller:
Schuberth SR1: 750€, Güneş vizörü yok
Suomy Excel ve Vandal: Klostrofobik, harika renkler, ortalama işçilik
Arai Quantum: 550€, eski XR-1000 gibi, nedense bende kalitesiz bir tad bıraktı, klostrofobik

 

Arasında kaldığım S1 Pro'yu bu sefer seçmedim. İlk sebebi fiyatı. Tamam Shoei'den sadece 10€ daha pahalı, ama şimdiye kadar hep Türkiye'deki dükkanlardan almama rağmen en fazla 400-450€ verdim diye hatırlıyorum. İkinci sebebimse, düşük hızlardaki havalandırma yetersizliği. Üçüncü sebebim ise güneş vizöründe hala polarize filtre seçeneğinin olmaması. Dördüncü sebep olarak da hadi bu sefer bir değişiklik yapmak istedim'i ekleyebiliriz.

Elime aldığımda hafif geldi, tamam 75g daha hafif zaten de, 1.5kg'da el ile hissedilir bir fark değil. Psikolojik herhalde diyerek incelemeye devam ettim. İşçiliği iyi, Arai gibi birşey bekliyordum, açıkçası daha iyi, en azından öyle görünüyor. Contası, vizör mekanizması iyi çözülmüş, hoşuma gitti. Bir sürü havalandırma toplam yedi tane ve hepsi teker teker açılıp kapanabiliyor. İyi güzelde benim nadide kafam ve narin ellerim bu meret kafamdayken bunları açıp kapatabilecek mi? Denemesi bedava diyip kafam geçiriveriyorum.
ResimResim

Tabii ki beklendiği üzere kafamdayken tepemdeki altı kanalı ayrı ayrı açıp kapatmak zulüm gibi, belki alışırım, ama yolda bunlarla uğraşmak akıl işi değil. Hepsini tek bir yerden açıp kapatabilseydik keşke diyorum, zira benim nadide kafam öyle bir ve üç açık, iki, dört, beş ve altı kapalı gibi ayarlara ihtiyaç duyan cinsten değil. Sıcak bastı aç hepsini, yağmur yağdı kapa hepsini yeterli bana.

Kafamdayken de daha hafif geldi. Hala psikolojik olabilir diyorum kendime. Görüş alanı geniş, S1 kadar geniş; harika! Ağız mesafesi haliyle daha dar, ama Arai ve Suomy'e göre bir hayli geniş. Rahatsız hissetmedim içinde. Çene koruması çeneme değiyor gerçi, sürerken bir süre sonra rahatsız eder mi?

Denemesi bu sefer bedava değil ne yazık ki. Düşünüp taşınıp, çeşitli modellerini takıp çıkardıktan sonra tamam dedim kendime; alıyorum. Bu süre zarfında bana sabredip, itina ile ilgilenen Özen Motor çalışanlarına buradan da tekrar teşekkür ederim.

Hava sıcak. GSR'em de öyle egzotik elektronikler olmadığından şu derece diyemiyorum, ama bence 45°C. :) İlk sürüşe hazırlanmaya başlıyorum. Double D'si beni çok zorlamıyor. Kanalların da hepsi açık, hatta henüz ön camda aralık. Yavaş yavaş sahilyoluna doğru yollanıyorum. Amacım önce bir trafiğe girmek. Canım şehrimde hiç te zor olmayan bu hedefime 150m sonra ulaşıyorum. Dur, kalk, oraya kaç, buraya gir trafiğin içinde itişiyoruz hepimiz. Camıda tam kapattım ve hala boğulmuyorum. Hoş camı kapatınca S1'deki gibi dış sesler öyle geride de kalmadı, ama havadar işte; bence bu havalar ve şehir içi için iyi bir değiştokuş.

Trafikten sıkılıp birinci köprü yoluna oradan da ikinci köprü yoluna bağlandım. Yol nispeten açık, tempolu bir sürüşteyim, kasten normalden daha devirli kullanıyorum. Benzin ışığım da göz kırpıyor, kalmam umarım bu havada yolda. S1'den daha gürültülü, kim ne derse desin. Çekilmez değil, ama hatırlatmak isterim orjinal egzozlu, sıralı dört silindir bir çıplak motor kullandığım. Hız arttıkça daha yüksek bir gürültü oluşmuyor, yani kaskın kendine ait ek bir gürültüsü yok, izolasyon becerisi daha düşük. Uzun yolda tıkaç ister.

Şile sapağından çıktım, yeni dökülmüş asfalt, gereksiz hızlara çıkıyorum. Sırf sizin için; canımdan daha değerli bu test. :P Yüksek hızda stabil, hatta bugüne kadar taktıklarım içinde sanırım en iyisi. Gürültü de arttı, ama hala rahatsız değilim; gazı açmaya devam. Güneşe döndük şimdi, elimi attım ama güneş vizörü yok, olmadı şimdi. Tamam gözlük takarım diyordum, ama geçtiğim tünellerde ne olacak? Söylenerek yavaşlıyorum biraz. Çenem geliyor aklıma, hala bir rahatsızlık hissetmedim; o endişem yersizmiş.

Emniyet bakışı atarken bir sürtme sesi geliyor. D-ring'in kayışının boşta kalan kısmı sanıyorum ilk başta, ama değil. Ense kısmından geliyor, ensekökündeki plastik monta değiyor herhalde. Yazlık monta değiyorsa, kışlıkta ne olacak? Ya tulum giyerken? Kafamı daha eğik mi tutmalıyım? İleri nasıl bakacağım? Biraz dikleşiyorum sürtünme geçiyor. Tam yatıyorum yine yok, arada tatlı bir şekilde depoya doğru eğilip çenemi uzatınca gideceğim yöne çıkıyor o ses. Ya alışacağım, ya da bakışımı değiştireceğim. İyisi mi sese alışayım.

Sürüş bitiyor, evimdeyim. Gülümsüyorum. Doğru bir alışverişmiş gibime geliyor. Lakin daha erken. Bir onbin km geçireyim içinde, sonra devam ederim bu incelemeye.

Edit: Sonrasında da mutlu kaldım, hala kullanıyorum. Vizör değiştirdim artık üstünde "smoke", yani degradeli bir vizör var.